İstanbul
Parçalı bulutlu
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,8124 %0,23
48,3895 %0,44
5.494,92 % 1,67
Ara

Osmanlı’nın Mübarek Kokusu: Udi Hindi

YAYINLAMA:

mailto:ozlemparladı@rvpress.com.tr.

Osmanlı’nın Mübarek Kokusu: Udi Hindi

Eski aktar dükkânlarının raflarında saklı duran, odunsu kokusuyla insanın içine işleyen bir kök vardı: Udi hindi. Osmanlı’da bu bitki sadece bir şifa kaynağı değil, aynı zamanda bereketin, sağlığın ve huzurun kokusuydu.

Udi hindi, Osmanlı eczahanelerinde sıradan bir bitki olarak değil, adeta “mübarek bir emanet” gibi yer alırdı. Çünkü Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadislerinde övülmüş, şifa kaynağı olarak tavsiye edilmişti. Bu nedenle saray hekimlerinden taşra halkına kadar herkesin gözünde kıymeti başkaydı.

Sarayın ihtişamlı eczahâne-i hümâyun’unda udi hindi, soğuk algınlığına çare hazırlanan şurupların, bağışıklığı güçlendiren macunların vazgeçilmez parçasıydı. Ama yalnızca hekimlerin elinde değil, halkın günlük yaşamında da kendine yer bulmuştu. Anadolu’nun köylerinde anneler, çocuklarının öksürüğünü dindirmek için udi hindi tozunu bal ile karıştırır, evlerde tütsü niyetine yakılarak hem güzel koku yayılır hem de “nazardan korur” diye inanılırdı.

Bir de işin ticari yönü vardı. Osmanlı topraklarında yetişmeyen udi hindi, Hindistan’dan, Tibet’ten kervanlarla gelirdi. Yol boyu değerlenen bu kök, İstanbul çarşısına ulaştığında altın değerinde sayılırdı. Hem ilaç hem tütsü hem de koku yapımında kullanıldığı için aktarlarda en çok aranan ürünlerden biriydi.

Kısacası udi hindi, Osmanlı kültüründe yalnızca bir bitki değil, sağlığın, kokunun ve inancın birleştiği bir semboldü. Belki bugün aktarlarda toz halinde görüp sıradan sanıyoruz ama bir zamanlar onun kokusu saray koridorlarında, Anadolu evlerinde ve halkın duasında dolaşırdı.


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *