Aynanın ışığı sen karanlığı ben
Hayatta bir aynıdır aslında kimimiz ışığı yansıtır kimimiz gölgesinde kalırız yaşlılık aynadaki ışıktır aslında bilgelik tecrübe yaşanmışlık
Bugünün dünyasında yaşlılık, artık dünkü yaşlılık değil. Oysa aramızda sadece iki nesillik bir mesafe var. Büyüklerimizin bir sözü vardı: “Evde yaşlı olunca, evin bini bereketi olur.”
Ne kadar da doğru bir söz… Çünkü o bereket sadece sofrada değil, aynı zamanda bilgide, tecrübede, örfte, adette ve sevgi dolu nasihatlerdeydi.
Yaşlılarımız, bir evin kalbini oluşturan bilgelik timsalleriydi. Onlar, yol gösteren, doğruyu eğriden ayıran, bir bakışla öğreten insanlardı. “Vardı” diyorum, çünkü artık o pamuk şekeri gibi yumuşacık yürekli nineler, bilge sözlü dedeler yavaş yavaş hayatımızdan çekiliyor.
Yerlerini ise elinde telefon, dilinde küfür, gözünde ekran parıltısı olan bir kuşak alıyor.
Televizyonlarda, sosyal medyada sözde “şovmen” insanların gürültüsü arasında, bizlerin yalnızlığa terk ettiği annelerimiz, babalarımız sessizce unutuluyor. Onlar bir zamanlar bizi büyüten, üzerimize titreyen ellerdi. Şimdi o eller, bir ekranın ışığında değil, bir gönül sıcaklığında dinlenmeyi hak ediyor.
Oysa yaşlılarımız, sadece geçmişin değil, bugünün de geleceğin de bereketidir. Onların duaları, bir evin direği gibidir. Birinin “Allah razı olsun” deyişi, bazen bir ömürlük huzur verir.
Ama biz, çağın hızına kapılıp giderken, o duaların değerini yitirdik.
Rutin uğruna, işin, ekranın, koşturmanın arasında, onları ihmal ettik.
Belki de yeniden düşünme vaktidir…
Evdeki yaşlı, sadece yaş alan biri değil; evin duası, yüreğin bereketidir.
Unutmayalım, bir gün biz de onların yerine geçeceğiz.
O zaman, ardımızda bırakacağımız en büyük miras, birikmiş servet değil; bir evin içinde eksilmeyen sevgi, saygı ve bereket olacaktır.