İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile ilgili hazırlanan iddianamenin ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hakkında kapatma davası açılması talebiyle Yargıtay'a resmi bildirimde bulundu. Bu gelişme, siyasi arenada önemli bir tartışma başlatırken, CHP'nin mali faaliyetleri ve iddialara konu olan uygulamaları üzerine dikkatleri yeniden yoğunlaştırdı.
İBB İddianamesinin Detayları
19 Mart'ta başlatılan soruşturma sürecinin ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 237 günlük bir çalışma sonucunda İBB hakkında kapsamlı bir iddianame hazırladı. İddianamede, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "1 numaralı şüpheli" olarak yer almakta ve hakkında 2 bin 352 yıla kadar hapis cezası talep edilmektedir. Bu durum, CHP'nin üst yönetiminin de içinde olduğu iddiaların daha geniş bir boyut kazanmasına yol açtı.
Yargıtay'a Yapılan Kapatma İhbarının Gerekçesi
Başsavcılığın Yargıtay'a yaptığı bildirimde, Anayasa'nın 69. maddesi uyarınca CHP'nin kapatılması için gerekçeler sıralandı. Bu madde, siyasi partilerin mali faaliyetlerinin yargı denetimine tabi olduğunu belirtirken, suç gelirleriyle finansman sağlanmasının demokratik düzene aykırı olduğuna dikkat çekmektedir. Başsavcılık, suçtan elde edilen gelirlerle parti binası satın alınması ve seçmen iradesine müdahale gibi fiillerin, demokratik siyasi yaşamın meşruiyetini zedelediğini vurguladı.
Suçlamaların Detayları ve Deliller
Bildiride, CHP'nin seçim çalışmaları için kamu kaynaklarını suistimal ettiği ve suç gelirlerini parti yönetiminin bilgisi dahilinde bir havuza aktardığına dair delillere yer verildi. Ayrıca, parti tüzel kişiliği için satın alınan bina bedelinin kaynağının belgelenmediği ve bu paraların suç geliri olduğunun yönetim tarafından bilindiği ifade edildi. Soruşturma sürecinde elde edilen USOM raporunda, CHP'nin seçmen kütük verilerini hukuka aykırı bir şekilde yayımladığı ve bu veriler üzerinden seçmenlerin kişisel bilgilerinin işlendiği tespit edildi.
Bu bağlamda, CHP'nin hem ülke genelinde hem de yerelde düzenlenen seçimlere yönelik güvenilirliğine müdahale ettiği ve demokratik düzeni etkilemeye çalıştığı iddiaları öne sürüldü. Başsavcılık, Anayasa'nın 68 ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca gereğinin yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulundu.