Türkiye ekonomisi, son aylarda yaşanan dalgalanmalarla birlikte günlük yaşamı ve uzun vadeli ekonomik beklentileri olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Bu dalgalı seyir, finansal piyasalarda da kendini gösteriyor. Özellikle altın ve gümüş fiyatları, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz indirimine ilişkin artan beklentilerle birlikte rekor seviyelere ulaştı. Spot altının ons fiyatı, yüzde 0,9 artışla 3.473 dolara çıkarak 23 Nisan'dan bu yana en yüksek seviyesini gördü. ABD altın vadeli kontratları ise yüzde 0,8 değer kazanarak 3.543,70 dolara yükseldi. Gümüş fiyatları da ons başına 40 doların üzerine çıkarak 2011'den bu yana en yüksek seviyeye erişti.
İstihdam Kaybı Tehlikesi
Reel sektördeki baskı, konkordato başvurularındaki artışla kendini gösteriyor. 2025'in ilk sekiz ayında yapılan konkordato başvuruları, 2024 yılının tamamını geride bıraktı. Bu durum, şirketlerin borç ödeme kapasitesinin zorlandığını ve finansal yükümlülüklerini yerine getirmekte güçlük çektiğini ortaya koyuyor. Eğer bu süreç devam ederse, istihdam kayıplarının hızlanması ve bankacılık sektöründe sorunlu kredi oranlarının artması muhtemel görünüyor.
Daralma Beklentileri
Citigroup'un raporu, Türkiye ekonomisinin 2025'in ikinci yarısında daralmaya girebileceğini öngörüyor. Raporda, "ılımlı daralmalarla birlikte hafif bir resesyon" beklentisi dile getiriliyor. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerde büyümenin negatif seyredeceği, yıllık bazda ise sınırlı pozitif büyüme ile 2025'in kapanacağı ifade ediliyor. Ekonomik risklerin aşağı yönlü olduğu, dolayısıyla daralmanın daha derin olma ihtimalinin göz ardı edilemeyeceği vurgulanıyor.
Finansal Piyasalardaki Dalgalanma
Altın ve gümüş fiyatlarının rekor seviyelere ulaşması, iç talebin zayıf olması ve ihracatın daralmasıyla birlikte ortaya çıkıyor. Citigroup'un tahminleri, Türkiye'nin 2025'in ikinci yarısında hafif bir resesyona gireceği yönünde. Analistler, Türkiye ekonomisinin 2025'in ikinci çeyreğinde güçlü bir büyüme sergilemiş gibi görünse de, bu büyümenin ardında ciddi kırılganlıkların bulunduğunu belirtiyor. Gıda fiyatlarındaki hızlı artış, vatandaşların yaşam maliyetlerini artırırken, tekstil ve hazır giyim sektöründeki kapanmalar ile ihracattaki daralma, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Yapısal Sorunlar ve Politika Gereksinimleri
Citigroup'un öngörüsü, politika yapıcıların zor bir denge kurmasını gerektiren yapısal sorunları gözler önüne seriyor. Türkiye ekonomisi, önümüzdeki dönemde hem iç finansal koşullara hem de küresel talep dinamiklerine karşı hassas bir süreçten geçiyor. Manşet büyüme rakamlarının ötesine bakmak, yapısal sorunları görmek ve etkin politikalar geliştirmek artık kritik bir zorunluluk haline gelmiştir. Ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için acil çözüm önerileri ve önlemler geliştirilmesi gerekmektedir.