AKP'nin kurucularından ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin Kürt meselesinin çözümüne yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Meclis'te kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebine yanıt veren Arınç, bu sürecin nasıl ilerlemesi gerektiğine dair görüşlerini paylaştı.
Öcalan ile Görüşme İhtiyacı
Arınç, komisyonun Öcalan ile doğrudan görüşmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. "Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturduğu komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir" diyerek, bu tür doğrudan iletişimin önemine dikkat çekti. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konudaki cesur açıklamalarını da desteklediğini belirten Arınç, PKK üzerindeki etkisinin devam eden bir figürle dolaylı görüşmelerin yeterli olmayacağını ifade etti.
Gönüllü Olmayanlar İçin Alternatif Çözümler
Arınç, "Bu ziyaretin milletvekillerinin siyasi partilerden birer temsilci olacak şekilde yapılması mümkündür" açıklamasında bulundu. Ancak, eğer milletvekilleri bu ziyareti gerçekleştirmeye gönüllü olmazsa, toplumun farklı kesimlerinden saygın ve objektif kişilerin görevlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu kişilerin devlet adamlığı vasfına sahip olmaları ve geçmişte güven kazanmış olmaları gerektiğini vurguladı. "Barışın dili, inandırıcılıkla başlar" diyen Arınç, sürecin başarılı olabilmesi için risk alınmasının şart olduğunu belirtti.
Genel Af Meselesi ve İnsani Zorunluluk
Genel af konusunu da gündeme getiren Arınç, Türkiye'de toplumsal barışın sağlanabilmesi için bazı meselelerin çözülmesinin şart olduğunu dile getirdi. Uzun zamandır dile getirdiği genel af önerisinin, yargıdaki hak ihlallerini giderebilecek tek adım olduğunu belirtti. Arınç, bu düzenlemenin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani bir zorunluluk olduğunu belirtti. "Çünkü adaletin geciktiği yerde devletin merhameti konuşmalıdır" şeklinde konuştu.
Umut Hakkı ve Uluslararası Hukuk
Umut Hakkı tartışmalarına da değinen Arınç, bu kavramın uluslararası hukuktaki önemine dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla belirlenen Umut Hakkı'nın, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bireyler için yeniden değerlendirme imkânı sunduğunu belirtti. Bu uygulamanın, suçun niteliğine bakılmaksızın tüm müebbet hapis mahkûmları için geçerli olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, Abdullah Öcalan'ın da bu hak kategorisi içinde değerlendirilebileceğini kaydetti.