Zona, su çiçeği virüsünün (Varicella Zoster) yıllar süren uyku döneminin ardından yeniden etkinleşmesiyle ortaya çıkan, sinir sistemini etkileyen ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Şiddetli ağrı ve çeşitli komplikasyonlarla seyrettiği için önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmektedir. Uzmanlar, zona hastalığının toplumda sık görülmesine rağmen ciddiyetinin çoğu zaman göz ardı edildiğine dikkat çekmektedir.
Zona Hastalığının Özellikleri
Zona, halk arasında "gece yanığı" olarak bilinir. Su çiçeği virüsünü çocukluk döneminde geçiren bireylerin büyük bir kısmı, virüsü sinir köklerinde ömür boyu taşımaya devam eder. Bağışıklık sisteminin yaşla birlikte zayıflaması, stres ve kronik hastalıklar gibi etkenler, virüsün yeniden aktifleşmesine yol açar. Bu durum, deride şerit şeklinde ağrılı kabarcıkların oluşumuna neden olur. Zona hastalığının temel belirtileri arasında çok şiddetli ağrı, tek taraflı sinir hattı üzerinde kırmızı, kabarcıklı döküntüler, ateş, halsizlik ve yanma hissi yer alır. Bazı vakalarda, aylar süren sinir ağrıları (postherpetik nevralji) yaşanabilir ve göz tutulması durumunda körlük gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir.
Zona Tedavisi
Uzmanlar, zona tedavisinde zamanlamanın kritik öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. İlk 72 saat içinde tedaviye başlanması, hem hastalığın belirtilerini hafifletmekte hem de uzun süreli sinir ağrısı riskini azaltmaktadır. Tedavi yöntemleri arasında antiviral ilaçlar, güçlü ağrı kesiciler ve sinir ağrısını hafifleten ilaçlar bulunmaktadır. Ayrıca, kabarcıkların üzerinin koruyucu pansumanlarla kapatılması önerilmektedir. Eğer komplikasyon gelişirse, özellikle göz tutulumu acil bir durum olarak değerlendirilmelidir. Ancak uzmanlar, zona ile mücadelede en önemli noktanın korunma olduğunu belirtmektedir, zira tedavi mümkün olsa bile hastalık son derece ağrılı geçebilir ve kalıcı sinir hasarına yol açabilir.
Bilimsel Veriler ve Zona Aşısı
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, zona ile ilgili son bilimsel çalışmalara dikkat çekerek, zona aşısının yalnızca koruyucu değil, aynı zamanda tedavi edici bir potansiyel taşıdığını ifade etmiştir. Halihazırda zona aşısı, hastalığın gelişmesini yüzde 90 oranında önlemekte, ancak yapılan yeni araştırmalar, aşının etkisinin çok daha ötesinde olduğunu ortaya koymaktadır. Stanford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, İngiltere’nin Galler bölgesindeki ulusal zona aşılama programını temel alarak, aşılı ve aşısız bireyleri karşılaştırmıştır. Araştırma, 79 yaşına kadar olan bireylerin aşılandığı, 80 yaş üzerindekilerin ise bu programın dışında kaldığı bir durumu ele alarak, iki grup arasında belirgin farklılıklar göstermektedir.
Demansı Önleyici Etkisi
Bu 9 yıllık çalışma sonuçlarına göre, aşılanan bireylerin her yıl demans tanısı alma riski yüzde 3,5 oranında azalmaktadır. Özellikle kadınlarda bu koruyucu etkinin daha güçlü olduğu görülmüştür. Demans tanısı almış olan aşılı bireylerde ise ölüm riski yüzde 29,5 oranında azalmış ve hastalığın ilerleyişi daha yavaş seyretmiştir. Prof. Dr. Davutoğlu Şenol, bu bulguların, zona aşısının demans sürecinin başlamasını önleyebileceği ve mevcut demansın ilerleyişini yavaşlatabileceği yönünde önemli kanıtlar sunduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, yalnızca canlı zoster aşısı kullanılarak elde edilen bu bulgular, aşı etkinliği açısından yüksek bilimsel kanıt değeri taşımaktadır.
Toplumsal Sağlık ve Aşının Önemi
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, zona aşısının toplum sağlığı açısından önemini vurgulayarak, aşıların ulusal yaşlanma programlarının ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini ve kesinlikle ücretsiz sunulması gerektiğini belirtmiştir. Zona, çok ağrılı bir hastalık olmasının yanı sıra, demans gibi ciddi sağlık sorunlarıyla da bağlantılıdır. Bu nedenle, zona aşısı, yaşlılığın sağlık risklerini azaltmak için en etkili araçlardan biri olarak öne çıkmaktadır.