reklam
reklam
İstanbul
Açık
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,0291 %0,57
48,6276 %0,79
5.389,74 % -0,75
Ara
RVpress Gündem Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: "Asıl tehlike Silivri Çukuru’nda"

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: "Asıl tehlike Silivri Çukuru’nda"

Okunma Süresi: 2 dk

Marmara Denizi'nde meydana gelen 5 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki sarsıntı ve olası riskler hakkında endişeleri yeniden gündeme getirdi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) verilerine göre, depremin merkez üssü Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesi açıkları olarak belirlendi ve sarsıntının derinliği 6,71 kilometre olarak kaydedildi. Depremin ardından Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, İstanbul'un deprem riski konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Silivri Çukuru'ndaki Fay Hattı

Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara Denizi'ndeki fayların yapısını ve risklerini değerlendirerek, İstanbul için esas tehlikenin Silivri Çukuru'ndaki fay hattında bulunduğunu vurguladı. Daha önceki açıklamalarında da bu fayın büyük depremler üretme potansiyeline sahip olduğunu belirten Üşümezsoy, "Marmara Denizi'ndeki fayları kol şeklinde düşünürsek; dirsek kısmı Silivri kıyısından Kumburgaz’a uzanan fay hattıdır. Bu bölgede daha önce 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti" şeklinde konuştu.

Depremin Kaynağı ve Risk Analizi

Son sarsıntının Silivri Çukuru'ndaki normal (düşey atımlı) faylardan birinde gerçekleştiğini ifade eden Üşümezsoy, bu depremin büyük İstanbul depreminin habercisi olmadığını belirtti. "2019 yılında Silivri açıklarında meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremden sonra, o bölgeden güneybatıya uzanan faya dikkat çekmiştim. Orada stres birikimi vardı, ancak o fay ile şu anki depremi üreten fay aynı değil" dedi. Prof. Dr. Üşümezsoy, son depremin yüzeye yakın ve sığ bir kırılma sonucu oluştuğunu, fakat bu kırığın riskli fay hattı ile bağlantılı olmadığını vurguladı.

Geçmişten Günümüze Fayların Durumu

Silivri ve Kumburgaz faylarının, 1912 Tekirdağ depreminden bu yana stres biriktirmeye devam ettiğini belirten Üşümezsoy, "Bu nedenle bölgedeki en önemli risk bu faylarda. Ancak son deprem, bu riskli fay üzerinde gerçekleşmedi" dedi. Kamuoyunun panik yapmasına gerek olmadığını ifade eden Üşümezsoy, büyük deprem riski ile ilgili endişelerin hala Silivri Çukuru içerisindeki ana fay üzerinde durduğunu dile getirdi.

Son olarak, mevcut depremin büyük bir deprem riskinin habercisi olmadığını tekrar eden Prof. Dr. Üşümezsoy, "Ancak ikinci bir Silivri Çukuru'nda, 6.2 büyüklüğünde deprem oluşturabilecek bir risk hâlâ mevcut. Bu riskin varlığı devam ediyor ama şu an yaşanan depremle doğrudan bir bağlantısı yok" şeklinde sözlerini tamamladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *