Muğla’da gerçekleşen bir boşanma davasında Yargıtay, eşinin kendisini aldattığına dair şüpheleri olan bir kişinin cep telefonuyla görüntü alma eyleminin "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçunu oluşturmadığına hükmederek emsal niteliğinde bir karara imza attı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, bu tür görüntülerin delil olarak kullanılabileceğine dair önemli bir içtihat oluşturdu.
Dava Süreci ve Olayın Gelişimi
Boşanma aşamasında olan bir birey, eşinin gece saatlerinde tanımadığı bir kişinin aracına bindiğini fark ederek, onu takip etmeye karar verdi. Bu takip sırasında, eşi ve yanındaki kişiyi cep telefonuyla görüntüleyen kişi, daha sonra eşinin şikayeti üzerine "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. İlk aşamada Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığı suçlu bularak 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı. Ancak bu karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozuldu.
İstinaf Mahkemesi Kararı
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, sanığın beraatini sağlarken, görüntülerin kamuya açık bir alanda çekildiği ve herhangi bir ifşa veya yayma eyleminin bulunmadığı yönünde gerekçeler sundu. Mahkeme, görüntülerin yalnızca delil amaçlı kaydedildiği tespitinde bulundu ve bu nedenle suçun unsurlarının oluşmadığına karar verdi.
Yargıtay'ın Değerlendirmesi
Daha sonra dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi, istinaf mahkemesinin beraat kararını hukuka uygun bularak onadı. Yüksek Mahkeme, çekim işleminin özel hayatın gizliliğini ihlal etmediğini ve elde edilen görüntülerin suç unsuru taşımadığını belirtti. Ayrıca yargılama sürecinin usulüne uygun bir şekilde yürütüldüğünü ve gerekçeli kararın delillerle desteklendiğini ifade etti.
Bu karar, boşanma süreçlerinde ve özel hayatın gizliliği konularında önemli bir emsal oluşturması açısından dikkat çekmektedir. Yargıtay’ın bu yaklaşımı, benzer davalarda nasıl bir yol izleneceği konusunda da hukuki bir çerçeve sunmaktadır.