reklam
reklam
17 Aralık 2025
İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7310 %0.06
50,1067 %-0.2
5.933,13 % 0,40
Ara
RVpress Ekonomi Nobel Ekonomi Ödülü'nü Getiren Başarı Öyküsü

Nobel Ekonomi Ödülü'nü Getiren Başarı Öyküsü

Okunma Süresi: 3 dk

Türkiye ekonomisi, son yıllarda dikkat çekici büyüme rakamları ile uluslararası platformlarda kendine yer bulmaya devam ediyor. Üretim artışı, genişleyen ihracat pazarları ve görünür teknoloji yatırımları, ekonomik büyümenin temel taşlarını oluşturuyor. Ancak, bu büyüme hızının sürdürülebilirliği konusunda önemli sorular gündeme geliyor: Türkiye, bir sonraki ekonomik ivmesini nerede bulacak? Bu sorunun yanıtı, ekonomi dünyasında üç önemli isim olan Joel Mokyr, Philippe Aghion ve Peter Howitt'in görüşlerinde gizli olabilir.

Büyümenin Üç Farklı Katmanı

Mokyr, Aghion ve Howitt, büyümenin sürdürülebilirliği için farklı perspektifler sunuyor. Üç ekonomistin ortak vurgusu, büyümenin yalnızca teknoloji veya yatırımlarla sınırlı olmadığıdır. Mokyr, büyümenin başlangıç noktasını zihniyet olarak tanımlıyor. Düşünme biçiminin, yenilik üretme kapasitesini etkilediğini belirten Mokyr, toplumların merak duygusunun özgürleştiği durumlarda üretimin çeşitlendiğini ifade ediyor. Türkiye'de teknoloji yatırımları artış gösterse de, zihinsel esnekliğin hala en kritik unsur olduğu gözlemleniyor. Soruların yenilenmediği bir ortamda, yöntemlerin de yenilenmeyeceği gerçeği öne çıkıyor.

Aghion'un Yenilik Anlayışı

Philippe Aghion ise büyümeyi, yeniliğe alan açma yeteneği üzerinden değerlendiriyor. Aghion'un teorisine göre, bir ekonomi eski düzeni sürdürdüğünde, yeni fikirlere ve iş modellerine yer kalmıyor. Bu bağlamda, rekabet yalnızca baskı unsuru değil, aynı zamanda yeniliği teşvik eden bir mekanizma olarak işlev görüyor. Türkiye'de birçok sektör yüksek kapasite ile çalışıyor; ancak bu durum, yeni iş modellerinin girişine sınırlama getirebiliyor. Aghion'un Türkiye’deki mevcut duruma yönelik sorusu, yenilikçi alanların kimler tarafından ve nasıl açılacağıdır.

Howitt ve İnovasyon Sürekliliği

Peter Howitt, yeniliği süreklilik olarak tanımlıyor. Howitt'e göre, inovasyon tek seferlik bir girişim değil; aksine, ekonominin dinamiklerini belirleyen sürekli bir döngü olmalıdır. Türkiye'de inovasyonun görünürlüğü yüksekken, bu döngünün her sektörde aynı düzeyde etkin işlemediği gözlemleniyor. Bu durum, büyümenin temposunun zaman zaman kesilmesine neden oluyor. Sorun, inovasyonun yokluğu değil, döngünün aralıklı işlemesidir.

Büyük Markalar ve İnovasyon Uygulamaları

Türkiye'de 'zihniyet, mekanizma ve sistem' teorilerini başarıyla hayata geçiren firmalar, büyük markalar olarak öne çıkıyor. Baykar, Karsan, Togg, Pegasus ve Beko gibi şirketler, ürün geliştirme anlayışının ötesine geçerek yeni pazar alanları yaratmayı başardılar. Baykar, savunma sanayisinde teknoloji mimarisine geçiş yaparken, Karsan şehir mobilitesine yönelik çözümler üretiyor. Togg, otomobili bir hizmet alanına dönüştürürken, Pegasus maliyet optimizasyonunu veri tabanlı verimlilik ile birleştiriyor. Beko ise markasını Avrupa çapında inovasyon üreten bir yapıya taşımakta. Bu firmalar, büyümenin yalnızca üretim artışına değil, yenilikçi yaklaşımlara nasıl bağlı olduğunu gösteren somut örnekler sunuyor.

Yeni Bir Yükseliş Çizgisi Tasarlamak Gerek

Bugün Türkiye'nin karşılaştığı durum, bir durgunluktan ziyade, mevcut büyüme eğrilerinin tepe noktasına yaklaşması olarak değerlendiriliyor. Ekonomiler, belirli bir noktada mevcut büyüme eğrilerinin zirvesine ulaştığında, yeni bir ivme yaratmak zorlaşmaktadır. S-Eğrisi, bu geçişi anlamanın en pratik yöntemlerinden biridir. İlk eğri büyümeyi başlatırken, ikinci eğri yeni fırsat alanlarını açarak, üçüncü eğri ise geleceğe yönelik stratejik dönüşümü sağlamaktadır. Türkiye, birinci eğrinin etkileyici bir şekilde tamamlandığı bir noktada, ikinci eğrinin inşasına yönelik adımları atmaya başlamaktadır. Üçüncü eğri ise, ülkenin gerçek fırsatlarını değerlendirebilmesi için gereklidir. Bu bağlamda, daha fazla proje geliştirmekten ziyade, yeni eğrileri oluşturacak yapının tasarlanması kritik önem taşımaktadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *