ABD merkezli Newsweek dergisi, NATO üyesi ülkelerin uçak gemisi kapasitelerini karşılaştırdığı özel dosyada Türkiye'nin yerli olarak geliştirdiği Milli Uçak Gemisi (MUGEM) projesine önemli bir odak noktası ayırdı. Türkiye’nin bu girişimi, ittifak içindeki deniz gücü dengesinin yeniden şekillenmesine katkıda bulunabilir.
MUGEM ile Türkiye'nin Stratejik Yükselişi
Newsweek, Türkiye'nin ilk tamamen yerli uçak gemisini inşa ederek bu kapasiteye sahip az sayıda NATO üyesi arasına girdiğini vurguladı. Türk savunma sanayisinin son yıllarda kaydettiği hızlı gelişim, MUGEM projesinin Avrupa’daki NATO üyeleri arasında en büyük uçak gemisi olmasını sağlayacak. MUGEM’in özellikle insansız hava araçlarını taşıma kapasitesi, Türkiye'yi diğer müttefiklerden ayıran belirgin bir özellik olarak öne çıkıyor.
Dünya Çapında Uçak Gemisi Karşılaştırması
Newsweek’in analizine göre, ABD’nin 100.000 tonluk USS Gerald R. Ford sınıfı nükleer uçak gemisi, dünya genelinde en büyük uçak gemisi olarak tanımlanıyor. İngiltere’nin 65.000 tonluk Queen Elizabeth sınıfı gemileri, “Kraliyet Donanması için şimdiye kadarki en güçlü gemiler” ifadesiyle değerlendiriliyor. Fransa’nın 42.000 tonluk Charles de Gaulle uçak gemisi ise üçüncü sırada yer alırken, İtalya’nın 27.100 ton kapasiteli ITS Cavour gemisi F-35B jetlerini taşımak üzere tasarlandı. Türkiye'nin MUGEM'i ise 60.000 tonluk deplasmanı, 935 feet uzunluğu ve 50 uçak kapasitesiyle NATO'nun en gelişmiş platformları arasında kendine yer buldu.
Jeopolitik Etkiler ve Olası Sonuçlar
Newsweek, Washington merkezli Deniz Stratejisi Merkezi raporunda, Türkiye’nin MUGEM programının jeopolitik etkilerine de değindi. Türkiye'nin kendi gelişmiş uçak gemisini inşa etmesinin, NATO içinde uçak gemisi işbirliğini genişletmenin potansiyel bir siyasi faydası olduğu belirtiliyor. Bu durum, Türkiye'yi Rusya’dan uzaklaştırma hedefini hem siyasi hem de operasyonel açıdan daha ulaşılabilir hale getirebilir.
Sonuç olarak, Newsweek, Türkiye’nin MUGEM programıyla birlikte yalnızca bölgesel bir deniz gücü değil, aynı zamanda NATO ittifakında caydırıcılıkta kilit bir aktör konumuna geldiğini belirtti. Bu gelişme, hem Türkiye'nin askeri kapasitesini artırmakta hem de NATO'nun deniz gücü dengelerini etkilemektedir.