Lübnan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına yönelik önemli bir anlaşma imzalandı. Anlaşma, başkent Beyrut'taki Baabda Sarayı'nda gerçekleştirilen bir törenle resmiyet kazandı. Törene, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve GKRY Lideri Nikos Hristodulidis'in yanı sıra Lübnan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Fayiz Rasamini de katıldı. İmzaların atılması, Doğu Akdeniz'deki enerji ve deniz kaynakları yönetimi açısından önemli bir aşama olarak değerlendiriliyor.
Lübnan Cumhurbaşkanı Avn'ın Açıklamaları
İmza töreninin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Avn, bu anlaşmanın hem Lübnan hem de GKRY için önemli fırsatlar sunduğunu belirtti. Avn, deniz kaynaklarının keşfi ve bu alandaki işbirliğinin güçlendirilmesinin, iki tarafın da ekonomik ve enerji alanında ilerlemesine katkı sağlayacağını ifade etti. Ayrıca, deniz sınırlarının belirlenmesinin ardından, keşif faaliyetlerini gerçekleştiren şirketler için ikili anlaşmaların geliştirilmesi üzerinde çalışacaklarını vurguladı.
GKRY Lideri Hristodulidis'in Vurguları
GKRY Lideri Hristodulidis ise anlaşmanın iki ülke arasındaki işbirliğini pekiştirdiğine dikkat çekti. Hristodulidis, bu gelişmenin Orta Doğu'daki enerji alanındaki işbirliği fırsatlarını artıracağını ve bölgenin Avrupa için alternatif bir enerji koridoru haline gelmesine olanak tanıyacağını savundu. Ayrıca, Lübnan ile elektrik bağlantısına dair fizibilite çalışması hazırlamak üzere yakın zamanda Dünya Bankası'na başvuracaklarını açıkladı.
Anlaşmanın Önemi
Lübnan hükümeti, 23 Ekim tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, GKRY ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını onaylamıştı. Bu anlaşma, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının yönetimi ve keşfi açısından yeni bir dönemin başlangıcını temsil ediyor. Hem Lübnan hem de GKRY, bu işbirliği aracılığıyla enerji, iletişim altyapısı, turizm ve savunma alanlarında ortak projeler geliştirme fırsatına sahip olacak.
Gerçekleştirilen bu anlaşma, bölgedeki ülkeler arasında işbirliği ve dayanışmanın artmasına katkı sağlarken, aynı zamanda enerji güvenliği açısından da önemli bir adım olarak öne çıkıyor. İki tarafın da bu yeni dönemde atacağı adımlar, Doğu Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik dengeleri etkileme potansiyeline sahip.