Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'de 28 Kasım tarihinde meydana gelen olayda, rahibe Marija Zrno'nun "Müslüman bir göçmenin kendisine 'Allahüekber' diyerek saldırdığı" yönündeki iddiaları, polis tarafından yapılan incelemeler sonucu yalanlandı. Yapılan araştırmalar, rahibenin kendisini yaraladığı gerçeğini ortaya çıkardı.
Olayın Gelişimi ve Polis Açıklaması
Zagreb Emniyet Müdürlüğü, olay günü geniş çaplı bir soruşturma başlattı ve çok sayıda kişiyle görüşerek detaylı bir inceleme gerçekleştirdi. Polis tarafından yapılan yazılı açıklamada, rahibe Zrno'nun yaralanma şeklinin, kendi kendine yaralanma olarak tespit edildiği belirtildi. Zrno, 1 Aralık'ta hastaneden taburcu olduktan sonra polis merkezine gelerek tanımadığı bir kişinin kendisini bıçakladığını iddia ederek suç duyurusunda bulundu. Ancak soruşturmanın ilerleyen aşamalarında elde edilen bulgular, 35 yaşındaki kadının verdiği bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu.
Kendi Kendine Yaralanma Gerçeği
Polis, rahibe Marija Zrno'nun, bıçağı olaydan önce Zagreb'deki bir mağazadan satın aldığını ve ardından kendisini yaraladığını belirledi. Bu durum, kadının suçu uydurduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendirdi. Emniyet Müdürlüğü, Zrno hakkında “suç uydurma” suçlamasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı aldı. Yapılan açıklamada, “Bu tür asılsız iddiaların, toplumda gereksiz bir tedirginlik yaratabileceği” vurgulandı.
Halkın Tepkisi ve Kilise Açıklaması
Olayın ardından Hırvatistan Katolik Kilisesi, Zrno'nun iddialarına yönelik infiale neden olan açıklamalarını geri çekti. Kilise, “Bazı medya organlarında yer alan, kimliği belirsiz bir erkeğin bir rahibeye saldırdığına dair doğrulanmamış iddiaların, yürütülen kriminal soruşturma sonucu gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır. Somut olayda bir kadına karşı suç işlendiğini gösteren herhangi bir unsur bulunmadığından, söz konusu iddiaları tümüyle reddediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Rahibe Marija Zrno'nun Tanınmışlığı
Rahibe Marija Zrno, Hırvat kamuoyunda özellikle futbola olan ilgisi ve Laudato TV'de sunduğu spor programları ile tanınmaktadır. Sporun manevi yaşamdan ayrı olmadığını, insanlarla bağ kurmanın ve sevinci paylaşmanın bir aracı olarak gördüğünü sık sık dile getirmiştir. Dünya Kupası döneminde başlattığı “Milli Takım İçin Dua” adlı girişim, Hırvatistan genelinde genç ve yaşlı birçok kişinin katılımıyla karşılık bulmuştur.